KONDA olarak en çok Türkiye toplumunu anlamayı ve anlamaya yardımcı olacak, toplumsal eğilim ve değişimleri izleyen araştırmaları gerçekleştirmeyi önemsiyor ve bu yönde çaba gösteriyoruz.
İlk defa Aralık 2019’da görülmüş olsa da Çin’de ortaya çıkan koronavirüs salgınına dair haberler Türkiye’de Şubat ayında yaygınlaşmaya, görünürlük kazanmaya başladı. Bu virüsün yol açtığı hastalığın yaşlıları daha fazla etkilediğine dair bilgi, henüz 11 Mart’a ilk resmi vaka açıklanmadan önce, İtalya, İspanya ve İsveç gibi ülkelerde bakımevlerinde yaşayan yaşlılar arasında kısa sürede yüksek sayıda ölümler olması gibi haberlerle beraber yaygınlaştı.
Salgının artık Türkiye’ye gelmesiyle birlikte hükümet ciddi önlemler aldığında da 65 yaşının üstündekilere yönelik sokağa çıkma yasakları ve sonrasında seyahat kısıtları, dikkatleri bu yaş grubuna çekti ve birdenbire hiç olmadığı kadar görünür hale geldiler. Bu yaş grubunun aslında kimler oldukları, kimlerle yaşadıkları, gerçekten yaşlı sayılıp sayılamayacakları, market alışverişi gibi gündelik ihtiyaçlarını, sosyalleşme gibi psikolojik ihtiyaçlarını nasıl karşıladıkları yaygın olarak tartışılmaya başladı.
Aslında salgından öte dünyada ve Türkiye’de demografik değişimlerden birisi insanın ortalama ömrünün uzaması olarak karşımıza çıkıyor. Bilim ve teknolojik sıçrama bir yandan ortalama ömrü uzatırken, öte yandan yaşlıların yaşamla olan ilişkilerini eskisinden daha aktif ve etkin gündelik yaşam pratikleri üzerinden kurabilmeleri için alan açıyor. Yeni yaşlıların seyahat, tatil, eğlence, sosyalleşme, gastronomi, hobi, sanat ve kültürel aktiviteler gibi bir dizi gündelik yaşam pratiği alanında kayda değer değişimler ürettiği gözleniyor.
Siyasetin emekliler söylemi üzerinden, markalar yeni nitelikli tüketiciler hedeflemeleri üzerinden yeni yaşlılar ve tercihleriyle ilişkilenmeye çalışırken, ülkemizde genel geçer söylemlerin dışında bu demografik küme hakkında temsili örnekleme dayalı hiçbir araştırmanın henüz yapılmadığı dikkati çekiyor.
Konda Veri Ambarını, özellikle de Hayat Tarzı araştırmalarının bulgularını kullanarak şimdiye dek toplumun farklı kümelerine ve farklı temalara odaklandık: interaktif uygulamayla 10 yılda gençlerin ve gençliğin nasıl değiştiğini ele aldık, toplumsal cinsiyet konusunu her açısıyla ele aldık, yine son 10 yılda medyanın ve sosyal medyanın nasıl dönüştüğünü inceledik. Bu sefer de yaşlılara odaklanıyoruz.
Raporda ayrıntısıyla açıklandığı gibi, dünya genelinde 65 yaşının üzerinde olanlar yaşlı kabul ediliyor.
Bulgularımız bir yandan yaşlıların eğitim ve gelirlerinin daha düşük olduğunu, kamusal hayata daha az temas ettiklerini ve bu tür kırılganlıkların toplumsal cinsiyetin yarattığı farkları daha da belirgin hale getirdiğini gösteriyor. Diğer yandan sosyal medya kullanımının kısa sürede hızla yaygınlaşması gibi dönüşümleri görmek de mümkün. Ayrıca bu yaş grubunun 7 ila 7,5 milyon kişiden oluşması ve 65 yaşında olan birinin ortalama 15 yıl boyunca oy vermeye devam edecek olması, bir siyasi parti için yaşlıların seçmen olarak kazanılmasının önemine işaret ediyor. Hayat Tarzları araştırmalarımızı temel alan ve ilgili Barometre araştırmalarımızdan da beslenen rapor boyunca yaşlılar hem nüfusun kalanıyla, hem gençlerle, hem de kendi içinde yaş ve cinsiyet açısından kıyaslamalarla her yönüyle ele alınıyor.
Toplumu anlama sürecinde yararlı olması umuduyla…
Saygılarımızla.